Yaşamın bu zor şartlarında bizler daha dayanıklı olmayı ve çocuklarımızın da sağlıklı başa çıkma yollarını geliştirmelerini isterken bize iyi gelen ANlar bizi iyi hissettiren ANIlara dönüşür.
Hafızamız ise hayal bile edilemez bir şekilde tamamen sinir ağlarının dansından oluşur. Bu büyüsel işleyişte hatırlama sırasında, beyindeki açık ve kapalı ateşleme kalıpları hissedilen deneyimlere dönüşür, bedensel ve duygusal duyumlarla dolup taşar ve özgürce anlamlarla yüklenir.
Yaşamımızı zenginleştirecek şekilde hafızamızı yeniden uyandırabilir miyiz?
Dikkatimizi nasıl odakladığımız, nereye odakladığımızı fark etmek buna izin verebilir. Çünkü dikkatin gittiği yerde sinir ağları ateşlenir ve içlerinde depolanan anıları serbest bırakır (ve değiştirir). İçinizi açan bir bahçede geçirdiğiniz zaman içinde gösterdiğiniz dikkatin kalitesi, o sırada var oluş şekliniz daha sonra o zamanı ve deneyimi hatırladığınızda sinir ağlarının ateşlenerek bedensel duyumları fark etmemize izin verir. Ya da bir çocuğun kendisine verilen özenli dikkat ile, onun için orada duruşumuz ile anlaşıldığını hissettiği o gün ve de günlerin tekrarında olduğu gibi... Dikkatimizin kalitesi, o anıyı deneyimleme şeklimizi değiştirebilir. İlişkide olduğumuz kişilere, çocuklarımıza dikkatimizi nasıl veriyoruz düşünelim...
Olumlu deneyimlerin yanı sıra incindiğimizde, sinir ağlarımız bu deneyimi de barındırır. Ancak beyinlerimiz, özellikle empatik ilişkilerde her zaman değişime açıktır. Rahatlık ve anlayış sağlayabilecek birinin varlığında, dikkatimizi eski yaralara yönelttiğimizde, beynimizin gerçek yapısı ve işlevi değişerek, bize daha fazla neşe ve daha sağlıklı ilişkiler için yeni içsel örüntüler sağlar.
Comments