top of page
  • Yazarın fotoğrafıFiliz Çetin

Müzik Prematüre Bebeklerin Beyin Gelişimlerini Destekliyor!

İsviçre'de yapılan yeni bir çalışma, müziğin duyuları yatıştırmaktan çok daha fazlasını yapabileceğini gösteriyor - Cenevre Üniversitesi & Cenevre Hastanesinde yürütülen çalışma özel olarak yönetilen müziğin erken doğmuş bebeklerin beyin gelişimini güçlendirdiğini ortaya koydu.

Fotoğraf © Stéphane Sizonenko / UNIGE HUG


Yeni doğan tıbbındaki son gelişmeler bebeklere daha iyi koşullarda hayatta kalma şansı vermelerine rağmen, çocukların bazıları öğrenme, dikkat ve duygusal alanda nöro-gelişimsel bozukluklar geliştirme riski altında kalabilir.


Yoğun bakımın stresli ortamı içinde yeni doğanların beyinlerinin, olabildiğince gelişmesine yardımcı olmak için Cenevre Üniversitesi Hastanelerindeki araştırmacılar özgün bir çözüm önerdi: Özellikle onlar için yazılmış müzik - ve ABD'deki Ulusal Bilimler Akademisi Bildirilerinde (PNAS) yayınlanan ilk sonuçlar oldukça şaşırtıcı: Tıbbi görüntüleme, bu müziği dinleyen prematüre bebeklerin sinir ağlarının ve özellikle birçok duyusal ve bilişsel işlevde yer alan bir ağın çok daha iyi geliştiğini ortaya koyuyor.


Bu çalışmayı yöneten UNIGE Tıp Fakültesi Profesörü Petra Hüppi, " Doğumda, bu bebeklerin beyni hala olgunlaşmamıştır. Bu nedenle, beyin gelişimi yoğun bakım ünitesinde, bir kuvözde, anne karnında olduklarından çok farklı koşullar altında devam etmektedir” diye açıklıyor. Beynin olgunlaşamaması ve rahatsız edici duyusal ortam, sinir ağlarının neden normal şekilde gelişemediğini açıklayabilir.


Cenevre araştırmacıları bu açıklamadan yola çıkarak pratik bir çözüm geliştirmeye çalıştı: Prematüre bebeklerin sinirsel açıkları, en azından kısmen beklenmedik ve stresli uyaranlara ve özel durumlarına uygun uyaranların olmamasına bağlı olduğu için, bulundukları ortam iyi hissetmelerini sağlayacak uyaranlarla yapılandırılabilirdi. Bedendeki işitme sistemi erken dönemde devreye girdiği için müzik iyi bir uyaran olabilirdi. Ama hangi müzik?


Hüppi, “Şans eseri, erken gelişim dönemindeki çocuklar için uygun müzik yaratmaya büyük ilgi gösteren besteci Andreas Vollenweider ile tanıştık.” diyor.


Sinirbilimci Lara Lordier, yaratılan müzikal sürecini şöyle anlatıyor:

“Bu müzikal uyaranların bebeğin durumu ile ilgili olması önemliydi. Günü uygun zamanlarda iyi hissettiren uyaranlarla yapılandırmak istedik: Uyanışlara eşlik edecek bir müzik, uykuya dalmalarına eşlik eden bir müzik ve uyanış aşamalarında etkileşime girecek bir müzik.”


Vollenweider, çok küçük olan bu hastalar için uygun enstrümanlar seçerek bebeklere gelişimsel destek bakımı konusunda uzmanlaşmış bir hemşire varlığında çeşitli enstrümanlar çaldı.


Lara Lordier, “En fazla tepkiyi veren müzik enstrümanı, Hint yılanı oynatıcılarının Pungi flütüydü. Çok tedirgin olan çocuklar neredeyse anında sakinleşti ve dikkatlerini müziğe verdiler!

Böylece besteci, pungi, arp ve zillerle, her biri sekiz dakikalık süren üç ses ortam yarattı.

Yapılan çalışmada, müzik dinleyen bir grup prematüre bebeğin beyin gelişimi, kontrol grubundaki müzik dinletilmeyen diğer prematüre ve zamanında doğan bebeklerin beyin gelişimiyle karşılaştırıldı. Bilim adamları bu üç gruptaki bebekler dinlenirken fonksiyonel MRI kullandılar.



Zamanında doğan bebeklerle karşılaştırıldığında, müziksiz zaman geçiren prematüre bebeklerin beyin bölgeleri arasında daha zayıf fonksiyonel bağlar olduğu görüldü. Bu durum da prematüritenin olumsuz etkilerini doğruluyor. “En çok etkilenen ağ, bilgiyi algılayan ve belirli bir zamanda ilişki düzeyini değerlendiren ve ardından hareket etmesi gereken diğer beyin ağları ile bağlantı kuran çıkıntı ağıdır. Bu ağ, hem bilişsel görevleri öğrenme hem de gerçekleştirme, sosyal ilişkiler veya duygusal yönetim için çok önemlidir” diyor Lara Lordier.


Yoğun bakımda, çocuklar kendi durumları ile ilişkili olmayan uyaranlardan rahatsız olurlar: kapılar açılıp kapanır , alarmlar devreye girer... Utero'da, anne ritmine uyum sağlayan ve zamanında doğmuş bebeğin aksine, prematür bebeklerin bulunduğu ortamda bir uyaranı anlamlandırmaları zor olabilir. Öte yandan, Andreas Vollenweider'in müziğini duyan çocukların sinir ağlarının önemli ölçüde geliştiği görüldü: Çıkıntı ağ ile işitsel, sensorimotor, frontal, talamus ve pruneus ağları arasındaki işlevsel bağlantı, tam zamanında doğan bebeklerin beyin ağlarının organizasyonuna daha çok benzer şekilde sonuçlandı.


Projeye kayıtlı ilk çocuklar şimdi 6 yaşında, bilişsel sorunlarının tespit edilmeye başlandığı yaştalar. Bilim adamları şimdi bütün bir bilişsel ve sosyo-duygusal bir değerlendirme yapmak için genç hastalarıyla bir araya gelecek ve yaşamlarının ilk haftalarında değerlendirdikleri olumlu sonuçların sürdürülüp sürdürülmediğini gözlemleyecektir.


Université de Genève da yapılan araştırmadan alıntıdır.

98 görüntüleme0 yorum
bottom of page